Barry Sears’ın zone diyeti
Dr. Barry Sears’ın The Zone adlı kitabı kilo verme konusunda yazılmış ve popülerlik kazanmış bir diğer kitaptır. Sears daha fazla protein ve yağ yiyerek kalıcı …
Dr. Barry Sears’ın The Zone adlı kitabı kilo verme konusunda yazılmış ve popülerlik kazanmış bir diğer kitaptır. Sears daha fazla protein ve yağ yiyerek kalıcı olarak kilo vereceğiniz ve sağlığınızın ve enerji seviyenizin iyiye gideceği konusunda garanti vermektedir. Mucizevi bir şekilde bu, kalori kısıtlamasına gidilmeden başarılabilmektedir, çünkü Sears’a göre o insan fizyolojisini ve eicosanoidlerin önemini herkesten daha iyi anlamaktadır. Acaba onun sıradışı iddiaları doğru mu? Ne yazık ki, çoğu kişinin Sears’ın yanlış iddialarının ve sahte bilimselliğinin arkasını görebilecek bilimsel bir birikimi yoktur.
Sears’ın menü planları Atkins’inkinden daha az tehlikelidir, çünkü az miktarda meyveye ve nişastalı karbonhidrata izin verir. Fakat dar bir bakış açısıyla, (hastalığın diğer birçok biyokimyasal nedenini göz ardı ederek) sadece eicosanoidlerin üretimine odaklanması, kitabının önde gelen beslenme uzmanları tarafından sınıfta bırakılmasına neden olmuştur.
Sears her öğün ve ara öğünde belli bir ölçüde konsantre protein, nişasta ve yağ yenilmesini savunur. Onun teorisine göre bunu yapınca glikoz kan dolaşımına daha yavaş bir şekilde karışacak ve ensülin salınımında dalgalanmalar önlenecektir. Ona göre bu dalgalanmalar, eicosanoid denilen kötü, iltihapsal hormonların üretimindeki başlıca faktördür.
Kitabı boyunca karbonhidratları, Amerikalıların şişmanlamasının nedeni olarak gösterir. Bol proteinli diyetleri savunan diğer yazarlar gibi Sears ve Atkins de, Amerikalıların giderek şişmanlamasının nedeni olarak, daha az yağ tüketilmesini öneren yanlış beslenme tavsiyelerini gösterirler. Az yağlı diyetlerin obezitenin nedeni olduğunu ve aslında bunun tehlikeli olduğunu iddia ederler. Sears şöyle demektedir:
Amerikalılara daha az yağ ve daha çok karbonhidrat yemeleri söylendi. Uzmanlara göre zayıflamanın yolu buydu. Bu tavsiyeyi on beş yıldır deniyoruz, ama bunun işe yaramadığını görmek için roket mühendisi olmamız gerekmez. Son on beş yıldaki bütün dataların analizi Amerikan halkının tükettiği yağ miktarım önemli ölçüde azaltmasına rağmen, ülkemizde obezite salgın halinde artmıştır.
Sears’ın tutarsızlıklarıyla ilgili bir kitap yazılabilir, ama burada sadece birkaç hatasına dikkat çekeceğim.
Sears’ın Amerikalıların yağ tüketimlerini azalttıkları konusundaki iddiası doğru değildir. Ulusal Yiyecek Tüketimi Araştırması ve Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması gibi önde gelen yiyecek araştırmaları Amerikalıların kalorilerinin yüzde 34-37′sini yağdan aldığını göstermektedir. Amerikalılar hala yüksek yağ diyeti ile besleniyorlar. Amerika’da artan obezi-tenin nedeni bir sır değildir: Yüksek kalori ve yüksek yağ diyeti. Evin dışında daha fazla öğün yiyor, hazır yiyeceklere bel bağlıyor ve daha büyük porsiyonlar tüketiyoruz. Vücut ağırlığındaki artışla tutarlı bir şekilde, 1970 ve 1994 yılları arasında kalori alımı yüzde 15 artmıştır.
Dataya göre son yıllarda abur cubur gıda, yağ ve kalori tüketimi artmıştır.
Amerikalıların kilosu artmıştır, çünkü toplam kalori tüketimleri artmış ve egzersiz oranları düşmüştür. Diyetlerimizdeki besin eksikliği her zamankinden fazladır. Kalori alımınızı azaltmadığınız sürece, protein ve yağ alımınızı tamı tamına dengeleyerek kilo veremezsiniz.
Sayısız epidemyolojik ve klinik araştırmada, az yağ ve bol kompleks karbonhidrat içeren diyetlerin vücut kilosunun az olmasıyla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Çok yağlı diyetler ise sadece obezite ile değil, kalp krizi ve kanserle de doğrudan ilişkili bulunmuşlardır.